Bal sağım zamanı yazın bitimi, sonbaharın başlamasıdır. İlk yapmanız gereken Varroa mücadelesidir. Kesinlikle ihmal etmeyiniz.15 eylül 16 itibari ile öğrendiğim bir konu: Varroa için 8 lt şerbete 1 lt timol esanslı kekik yağı suyunu karıştırıp 2 – 3 sefer şerbetliklere dökünüz. Bu mücadele, sizin şerbet vermenizden bile daha önemlidir. Varroa’dan sonra arının yiyeceği. Esasında arının kışlık yiyeceğini, sırlanmış hali ile kovanda bırakmamız lazım. Bırakmamış iseniz; Eylül ayı sonuna kadar, 1+1 ölçek şeker su karışımı şerbet ve petek gözlerinde olsa bile, ANA ARIYA YAVRU ATTIRA BİLMEK İÇİN dışarıdan kovan içerisine MUTLAKA POLEN VERMENİZ ŞART.
Burada dikkat edeceğiniz nokta, şerbeti bolca vermeyiniz. Mesela 10 çitalı bir kovana Ekim ayına kadar 2 – 3 günde bir, en fazla 1 lt şerbet veriniz. Arılar bu şerbeti hem yer, hemde havaların yumuşak olması durumunda dışarıdan nektar getireceklerdir. Petek gözlerinde polen yok ise, ana günlük atmaz veya yok denecek kadar atar. Koloninizin kuvvetli olmasını istiyor iseniz; bir parça naylon üzerine pudra şekeri karıştırılmış polen koyup, kovan içine veya çita üzerine yerleştiriniz. Bu işlemi bir kaça kez yapınız. Şerbeti çokça verirseniz, bir anda petek gözleri bal ile dolar, yer kalmadığı için ana günlük atamaz ve koloninin bahara çıkması zorlaşır hemde oğula meyil etmiş olursunuz..
Kendi evinizin çatısını onardığınız, yakacak kömürü kışa girmeden tedarik ettiğiniz gibi, arı ve kovanını da düşününüz. Arı hastalıkları ile uğraşmaktansa, bakımları ile uğraşmak en kolay ve zevklidir. İLK BAHARA girerken kovan bakımı için yaptığınız her şeyi, KIŞA girerken daha itinalı yapmalısınız. Kovanın içine yağmur ve kar sularının girmemesi için dışındaki çatlak, yarık yerler var ise, silikon ile kapatınız.
Kovanlığınızda 2 çitalı ve eski (3 yıllık) analı kovanınız var ise, diğer kuvvetli Genç analı arılı kovan ile birleştiriniz. Şunu da belirteyim. 2 çitalı arı bahara çıkmaz! diyorlar. Hayır. Anası sağlıklı ise hiç bir sorun olmaz. Hatta bir avuç arı bile kışı çıkarır, yeter ki ana arı günlük atımını bırakmadan önce genç arısı ve yiyeceği olsun, hastalık, varroa vb çeşidi olmasın. Sorun sadece şu: Elinde tuttuğuna değer’mi? değmez mi? Kovan içerisinde kalan 9 çitadan itibaren boş yerlere STRAFOR koymanız, kovan içinin sıcak olmasını, ana arının günlük atmasını, sağlıyacaktır.
Ekim ayından itibaren 2+1 şekerli şerbeti vermeye başlayınız. Arada bir şerbetin miktarına göre 1-2 tane limonu sıkıp suyunu veya 5 litrelik şerbete yarım çay bardağı kadar Elma sirkesi dökmeniz, antibiyotik görevi yapacaktır.
Kovanlarınız iç kesimlerde ise; Aralık, Ocak – Şubat ve Mart ayının ilk yarısına kadar kesinlikle kek vermeyiniz. Verirseniz ne olur? Felaket olmaz. Sadece arıların yaşama şansını, – Şansa bırakmış, olursunuz. Kek verdiğinizde arıların su içme şanslarının ne olacağını iyi tahmin etmeniz gerekir. Bu tahmini sağlıklı bir şekilde yapamıyorsanız, arıları ölmeye mahkum bırakırsınız. Sahil kenarında iseniz, şansınız iç kesimlere göre daha fazladır. Antalya; kışın Konya bölgesine göre en az 10 C’ daha sıcaktır. Tehlikesi azdır. Buralarda kekin fazla bir zararı olmaz. Ama yinede tedbirli olunuz.
9 Şubat 2016 Salı – Az önce arı kovanlarımın yanından geldim. Sonucu arkadaşlar ile paylaşmak isteyip face açınca bir arkadaşımızın kapalı çita resimlerini gördüm. Gerçi arkadaş kovanlarının nerede olduğunu yazmamış ama ben bazı geceleri – 14 C’ olan Seydişehir deyim. Öyle iken az bile olsa çitaların % 90 da kapalı ve günlük var idi. Ben bunu neden yazma gereği duydum! Bu seneye kadar her kış kovanlarımı Akdeniz bölgesine götürüyordum. Bu sene burada bıraktım. Ak deniz bölgesinde olsa idim, arılarım 25 Ocak günü günlük atmış olacaklar idi. Gördüğüm sonuca göre ise arılarım 1 Şubat gününden itibaren günlük atmış oluyorlar. Yanımda derece götürdüm ki, hangi sıcaklıkta arı hangi duruma gelecek yerinde görmek istedim. Gölgedeki sıcaklık + 4 / 11 ‘C arasında idi.
Bu yazıma ilaveten siz arıcı ki, arıcılığa yeni başlamış arkadaşlarımız başta olmak üzere sizlerle şunu paylaşayım. Arı ve arıcılık konusunda bir anlatım olduğunda dikkatlice dinlemeye çalışırım. Şu bilgi verilirdi: Dış sıcaklık + 14 C’ olduğunda arı kovan içinde ‘yumak’ olur. Arıya dokunulmaz. Bende bu bilgiye istinaden kovanı açmak istemez, korkardım. Ama geçen zaman içerisinde şunu öğrendim. Kovana bakmanız gerekiyor ise, arının üst kapağını açıp arılara bakın. Arı gerçekten ‘YUMAK‘ olmuş ise HİÇ DOKUNMAYIN. Bırakın, kaderi ne ise o olsun. Ama dış sıcaklık ne olursa olsun, kar ve karlı – yağmurlu hava hariç, örtü tahtasını kaldırdınız arılar çita üzerinde geziniyorlar’sa alacağınız alın, vereceğinizi verin. Elinizde ballı çita varsa verin, yoksa şerbetinizi veriniz. Balı boşalmış, arısı azalmış kovanın boş çitasını alınız. Bana göre ölçünüz şu olmalı. Şimdi bakarsam kaç arım ölür, bakmazsam, ne olur!! Kars’ta arıcılık bile yapıyor olsanız, bu yazdıklarımı dikkate almanızı öğütlerim.
Kovanları kapı penceresi olsa bile kesinlikle dört tarafı kapalı yerlere koymayın. Kesinlikle içeride veya dış mekanda uçuş tahtasını kapatmayın. Üç tarafı kapalı, önü açık gün güneş gören yer, olur. Böyle bir yere koyduğunuzda bile, kovanlarınızı yerden 20 – 30 cm yükseğe ve uçuş deliği Güney doğu istikametine koyunuz. Kapalı yer, arıların yön tayin etmelerini zorlaştırır.
Kovanlarınızı, ilk önce kuzeyi kapalı ( tepe -kaya dibi) rüzgarların kovana hiç veya az değdiği kuytu yerleri tercih ediniz. İmkanınız var ise, üstüne saç koymanız kovanların ıslanmasını ve içine su girmesini önleyecektir. Kovanlarınızın öne doğru 2 cm kadar eğik olması, içine sıza bilecek suların dip tarafta birikmesini ve rutubet yapmasını engeller. Nem arı hastalıklarında, en büyük etkendir. Dağdaki arıyı düşünün, Kovanınızı çul çuval ile sarmayınız. Dış kapak altındaki, örtü tahtası üzerine gazete kağıdı bile koymayınız. Kağıt hem nemlenir, hem hava sirkülasyonunu keser. Koyarsanız arıların hastalanmasına ve fazlası ile kovan içi rutubete neden olursunuz.
Kovan üzerini ve dış taraflarını açıktan saran (yanlara temas eden değil) kar yığınları, kovanları soğuktan koruyacaktır. Yalnız, kovan önündeki karı, en az 50 cm kadar kürümeniz ve uçuş tahtasını temizlemeniz iyi olur. Uçuş deliği karla kaplı olursa, buz olmadığı sürece arılara zararı olmaz. Sadece uzun süre uçuş tahtası üzerinde duran kar, tahtayı bozar. Yapma imkanınız varsa, kovan önündeki karın üzerine soba külü serpmeniz, karın üzerine düşen arıyı koruyacaktır.
Kışın, kovanda yaşlılık ve hastalıktan dolayı % 25 dolayında arı ölümlerinin olması, bilim adamlarınca normal görülmektedir. Ekim ayında kovanınızı kapattınız, Mart ayında baktınız arı yok! Yiyeceği var mı?, Varroa ile mücadele ettin mi? Bunları düşün. Kendimden örnek vereyim. Her şeyi full, ilaçlanması yapılmış 10 çitalık kovanımı hiç açmadığım halde Mart ayına 8 çita olarak çıktı. Bazen tüm ölümler görüle bilinir. Sebebi ise, açlık, yağma, zehir ve varroa dır.
Varroa : Sakat doğumlara sebep olan, arı doğduktan sonrada kanını emerek erken ölmesine sebep olan; Arılara has bir bit türüdür. Ayaklarda ve kanatlarda kısalık; Ana arının yavrulamasında azalma, haliyle parazitin musallat olduğu arılarda, güçsüzlük meydana gelir. Tehlikesi her daim var. Bu arı hastalığından kurtulmak, gezginci arıcılık yapıldığı müddetçe, mümkün değildir! Ancak etkisi, azaltıla bilinir.
Kışın varroa ilaçlaması için, oksalik ve formik asitin kullanılması uygun olur. Oksalit Asitin Di – hidrat özellikte olanının alınması, yetkili kişilerce vurgulanmaktadır. Yalnız dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, Oksalit asitin atımı sırasında, günlük atımlarınınolmadığı ay ve günlerde yapılması gerekiyor. Formik asitin atımı ise, bal hasatından 3 ay öncesi ve hemen sonrası yapılmalı. Bu sürelere dikkat edilmesi, arı ve insan sağlığı acısından çok önemlidir. Piyasada formik asit türünün kartona emdirilmiş şekli mevcuttur. Bu ilaçlama şekillerinde dış sıcaklık -en az-, 15C’ olmalıdır. Bu uygulama kolay yalnız kokusunu teneffüs etmeyiniz.
3 – 5 kğ toz şekeri, her türlü şeker imalatı yapan yerlere götürüp, makinada ezdiriniz. Böylece ezdirdiğiniz toz şekeri, Varroa için pudra şekeri haline getirmiş olursunuz. Pudra şekerini, tuz dökme şişesi veya elek cinsi bir kap içine koyup, her iki çita arasından serperek dökünüz. Varroanın, dibe döküldüğünü göreceksiniz. Bu, En temiz yöntem ve her zaman uygulanabilir.
Arıcı bir arkadaşım, varroa mücadelesi için kurutulmuş portakal kabuğu varroa mücadelesi verildiğini söylemişti. Bilahire internet ortamındaki araştırmam neticesinde; Varroa ile yapılacak her türlü mücadele ve neticelerini içeren, aşağıdaki linke ulaştım. Bu sayfadan daha bilimsel olarak faydalanacağınızı eminim. 2015 itibari ile bu bilgiler mevcut. http://library.cu.edu.tr/tezler/7682.pdf
varroaset ilacının bala etkisi : Her ne kadar bu tip ilaç, dumanlama şeklide olsa sonuçta, mukavvaya emdirilmiş kimyasal ilaçtır. Bu tür ilaçlama ancak ilk ve son bahar mevsiminde yani bal akımı başlamadan ve bal sağımından sonra yapılması gerekir. Bu hallerde ilacın etkisi balda olmaz. Duman harici ‘takoz’ olarak addedilen ilaçlar kullanılıyor. Burada dikkat edeceğiniz nokta, bu takoz addedilen kartonu, iki çita arasına değil, çitaların üzerine ve boşluk boyunca koyunuz. Dikkatinizi çekerim, Varroa için yazımın içerisinde belirttiğim uygulamalardan istediğinizi yapın, tercih sizin.